Carl Gustav Jung “The Collected Works” 20 cildinde yağmur yağdıran bir adamın hikayesini Wilhelm’ın deneyimi üzerinden paylaşır.
“Misyoner Richard Wilhelm’in Çin’de yaşadığı dönem muazzam bir kuraklık vardı. Tek bir damla yağmur yağmamıştı ve bu durum, bir felakete dönüşmüştü. Katolikler kutsal alay töreni yaptılar, Protestanlar dualar ettiler ve Çinliler çubuk tütsüler yaktılar ve kuraklığın şeytanlarını kovmak için havaya silahla ateş attılar ama hiçbirinden bir sonuç alınamadı. Sonunda çinliler dediler ki: Yağmur yağdıranı gidip getireceğiz. Ve başka bir vilayetten, bir deri bir kemik görünümlü yaşlı bir adamı getirdiler. Onun tek ricası, herhangi bir yerde sessiz küçük bir ev oldu ve kendisini oraya üç gün boyunca kilitledi. Dördüncü gün, bulutlar toplandı ve kar yağışı beklenmeyen bir zaman olmasına rağmen, olağandışı bir miktarda muazzam bir kar fırtınası meydana gelmeye başladı ve kasaba büyüleyici yağmur yağdıran ile ilgili söylentilerle doldu ve böylece Wilhelm adama bunu nasıl yaptığını sormaya gitti.
Gerçek bir Avrupalı edasıyla sordu: “Sana yağmur yağduran diyorlar, bana karı nasıl yağdırdığını söyleyebilir misin?” ve ufak tefek Çinli adam şöyle söyledi: “Ben kar yağdırmadım, bundan sorumlu değilim.” “Ama bu üç gün boyunca öyleyse ne yaptın?” “Ah, bunu açıklayabilirim. Ben herşeyin yolunda gittiği başka bir lükeden geliyorum. Burada ise onlar düzensizler, göksel düzende olması gerektikleri gibi değiller. Bundan dolayı tüm ülke Tao’da değil ve ayrıca ben de olması gereken doğal düzende değilim çünkü nizamsız bir ülkedeyim. Böylece ben üç gün boyunca bekledim, ta ki Tao’ya geri dönünceye kadar ve -dönmemin- ardından doğal olarak yağmur geldi.” “
Bu hikaye oldukça etkileyicidir… Doğal düzenle uyumlu olduğunda anda o ülkeyede doğanın ilahi nizamı hakim olmaktadır. Birey bütünü etkileyebilmektedir, bütünün bireyi etkileyebildiği gibi. “Ben tek başıma sisteme karşı ne yapabilirim ki…” diye bir isyan yükseldiğinde, “sesimi kimse duymaz ki” dendiğinde, bu olay ilham vercidir. Ülkemiz nizamsızsa, karmaşadaysa biz de öyleyiz ama bu bir mazeret değil; çünkü insan tek başına değişim yaratmaya muktedir. Jung bu anekdota yağmur yağdıranıın yaptığı konusunda şöyle bir yorumda bulunur;
“Eğer biri bunu psikolojik olarak düşünüyorsa, bu kişi kesinlikle bir şeylerin doğal olarak bu şekilde yürüdüğüne inanmış durumdadır. Eğer bir kişinin doğru bir tutumu varsa, o zaman doğru şeyler olur.”
Yani değişimi yaratmanın bir diğer önemli noktası ise bizim doğru tutumda olmamız ve tek başımıza değiştirirken her şeyin kendi doğasına dönme eğiliminde olduğunu yani doğanın kendi çözümünü bulduğuna inanmaktır. Doğru düzen, doğru davrananlar arttıkça elbet yerini bulacaktır.
Efe Elmas
Kadim Lisan