Kuşlar; Chordata Şubesinin Aves sınıfına ait canlılardır. Bir canlıyı kuş olarak sınıflandırmak için;
Derilerinin tüylerle örtülü olması, ön ekstremitelerin kanat şeklinde olması, yumurta ile çoğalması, embriyolarında amnion ve allantois zarlarının bulunması gereklidir.
İnsanlık tarihi boyunca en çok merak edilen ve üzerinde araştırma yapılan hayvan gruplarından bir tanesi de kuşlardır. Her yıl sonbaharda ortadan kaybolup ilkbaharda yeniden ortaya çıkmaları ilk doğa bilimciler tarafından en çok merak edilen sorulardan bir tanesi olmuştur. Bu durumu doğa bilimciler; kuşların kış uykularına yattıklarını, bazılarının ise başka türlere dönüştüklerine inanmışlardır. Hatta bazı türlerin kışları dondukları ve yaz geldiği zaman tekrar çözündüklerine dair yazılı kaynaklara geçirilmiş gerçek olduğuna inanılan gözlemler vardır. İlerleyen yıllarda çalışma yapacak imkanların artmasıyla birlikte insanlık kuşlar ve onların göç ettiklerini anlamaya başlamıştır.
Çocukluğumdan beri kafamı kaldırıp göğe baktığım da beni en çok büyüleyen şeylerden bir tanesi kuşlar olmuştur.
En çok merak ettiğim soru ise; nasıl uçuyorlar? olmuştu. İnsan kendinden olmayanı merak etme eylemi içerisindedir. Yürümek bizim için nasıl doğal davranışsa, öyle bir canlı hayal edin ki ‘’uçuyor’’. Ve bunu yapmak için bizler nasıl yürümek için; şimdi sağ ayağını kaldır, sonra sol kaldır gibi düşünmüyorsak onlarda aynı şekilde ekstra bir çaba harcamadan uçuyorlar. Kuşların nasıl uçtuğu ayrı bir bölüm gerektirse de; kısaca evrimsel basamakta kaburga (sternum) kemikleri farklılaşmış ve ‘’karina’’ adı verilen özel bir yapıya sahip olmuşlardır. Bu karina yapısı kuşlara uçma özelliği kazandıran özelliklerden biridir. Kasların yapısı bile diğer canlı gruplarından farklı şekilde gelişmiştir. Supracoracoideus kası kanadı yukarı doğru hareket ettiren özelleşmiş yapıdır. Aynı zamanda uçmak için özelleşmiş kanat yapılarında; tüylerin de bulunduğu konuma göre özelleşmiştir. Yani kanadın üstünde bulunan tüy ve kuyrukta bulunan tüy aynı yapıda değildir.
Kargalar çoğumuzun bildiği üzere doğanın en zeki kabul edilen canlılarından bir tanesidir. Ben direk kendi gözlerimle gördüğüm bir örneği anlatmak istiyorum; Sabah işlerimden dolayı çok erken bir saatte uyanmış ve karşıdan karşıya geçiyordum. Etraf çok sessiz olduğu için arkamdan kulağımın alışık olmadığı bir ses geldi ve bende dönüp bakma ihtiyacı hissettim. Karga cevizi almış, kendi gagasıyla kıramadığı için kırmızı ışıkta duran arabaların önüne atmıştı. Yeşil yandığı zaman arabalardan bir tanesi kabuğu kırdı, tekrar kırmızı ışık yanana kadar bekledi. Kırmızı ışık yandığı kırılmış cevizi alıp uçarak uzaklaştı.
Gelelim doğanın bir diğer ekstrem örneği; Albatroslar.
Neden bilmiyorum ama en çok ilgimi çeken hayvanlardan bir tanesi olmuştur. Albatros kuşları tüm yaşamları boyunca 3 en fazla 5 defa karaya ayak basarlar. Geri kalan bütün ömürleri uçarak geçirirler. Ağız yapılarında deniz suyunda ki tuzu filtrelemek için bulunan özelleşmiş organlar vardır. Bu yapılar sayesinde su ihtiyaçlarının denizden giderebilirler. 42 sene yaşayabilen bu kuş türünün kanat uzunlukları 4 metreyi bulabiliyor.
Bir diğer ilginç örnek ise imparator penguenlerdir.
Her ne kadar düşünüldüğü zaman kuş gibi gelmese : ) aves sınıfına ait türdür. Yaşam döngüsü en çok ilgi çeken kuşlardan bir tanesidir çünkü; açık denizlerde beslendikten sonra, buzların üstünde ki kuluçka alanına varabilmek için 100-180 km arası yürürler. Erkekler kuluçkaya yatarken, dişiler beslenmek üzere açık denizlere dönerler. Yavruların yeterli büyüklüğe ulaşmasına kadar geçen sürede ebeveynler dönüşümlü olarak yavruyu besler. Açık deniz ile kuluçka bölgeleri arasında ki gidiş-dönüşler 6 kez tekrarlanır ve her seferinde buzlar üzerinde kilometrelerce yol kat ederler. Yavrular belli bir büyüklüğe ulaştıklarında, soğuktan korunabilmek için bir arada dururlar ve boyunlarını öne doğru eğerek soğuk havanın içeri girmesini engellerle. Oluşturulan bu grubun dışında kalan bireyler sürekli olarak değişir, böylece soğuktan etkilenme minimuma düşürülmüş olur.
Sarus turna kuşu uçabilen kuşlar içinde en uzun boylusudur. Gri gövdeleri ve parlak kırmızı yüzleriyle çok süslü bir kuştur. Açık sulak alanlarda beslenir. Diğer turna kuşları gibi Sarus Turna Kuşu da çiftiyle birlikte uzun süreli birliktelik sürdürür. Hindistan’da evlilik sadakati sembolleri olarak kabul edilir. Nadir durumlarda çiftini terkettiği yani boşandığı görülür. Genelde ömrü boyunca çiftinden ayrılmaz hatta açlıktan ölme noktasına geldiğinde bile birbirlerini terketmezler. Kuşlar birbirlerine söz verdiklerinde dans yapmaya başlarlar. Dev yuvalar kurarlar ve 1 veya 2 yumurta için 31 gün boyunca kuluçkaya yatarlar.
Kaynakça; Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ornitoloji Ders Notları
Prof Dr. Mehmet Sıtkı, Dr. Ortaç Onmuş, Orhan Gül