Son zamanlar da sürekli olarak karşıma çıkan; bilinçli yada değil sürekli yapılan hata ‘’insan’’ ve hayvanın ayrı sınıflar gibi görülmesidir. Belki etik ve ahlaki açıdan farklarımız olabilir ama bilimsel olarak değil. Hayvanların hakaret olarak kullanılması yada bizden daha ‘’aşağılık’’ varlıklar gibi çağırılması durumuna kayıtsız kalmamak elde değil. Eğer ayırmamız gerekiyorsa insan ve hayvanı etik olarak doğa da etik olarak insandan çok daha fazla duyarlı ve ‘’insancıl’’ hayvan türleri vardır. Bunlara örnek olarak yunusların her birinin sonarla anlaşarak isimleri olması ve bireye özel ıslık çalması, bazı kuş türlerinin eşleri öldüğü zaman bir saat boyunca başında aralıksız ağlayarak yas tutması yada bazı hayvan türlerinde terk edilmiş yavrunun kendi türüne ait olmasa da bakımı üstlenmesi gibi binlerce örnek verilebilir doğadan.
Peki gerçekten aynı mıyız?
Bilimsel bir çerçeveden bakıldığı zaman yaratılışımızda anne karnına düştüğümüz o ilk ana bakarak bulabiliriz bu soruyu. Embriyolojik olarak ister omurgalı, ister omurgasız, sürüngen vs hiç fark etmez ilk hafta tamamen aynıyız. İki farklı eşey (dişi/erkek) den bahsediyorsak evet hepimiz ilk bir hafta biriz. İyi ama neden? Çünkü her ne kadar yaşamın içinde beyin otomasyon çalışarak zihnimizi daha farklı amaçlı kullanmak ve enerji tasarrufu yapsa da; derinlere indiğimiz de hepimiz milyonlarca hücrelerin bir araya gelmesinden oluşan canlılarız. En temelde gerçekleşen yaratılışımız bu şekilde işlemesi üzerine, anne karnında yada yumurta da ilk oluşum basit bir hücre oluyor.
Farklarımız nerede başlıyor?
Malum bazılarımız karada, bazılarımız havada bazılarımız suda yaşıyor. Sadece değişen ortam koşulları değil işin içine yaşam koşulları, genetik faktörler, evrimsel adaptasyonlar ve doğal seçilim gibi milyonlarca olasılık giriyor. Bu milyonlarca olasılıklar içinde genlerimiz dile geliyor ve yaşayacağımız koşullara en uygun şekilde hücreleri, dokuları şekillendiriyor. Böylece hücreler kümesi bir araya gelerek genler canlının hayatını en uzun şekilde devam ettirebileceği mükemmel kombinasyonlar oluşturarak, bizi dünyaya hazır hale getiriyor. Kısacası annenin karnına ilk düştüğümüz anda hepimiz aynıyız