Tanrıça Sopdet (Sirius) ve Antik Mısır’da Anlamı

Güneş Sirius kavuşumu söz konusu olmuşken, Sirius yıldızının Antik Mısır’daki öneminden bahsetmek yerinde olacaktır. Sirius yıldızı Antik Mısır’da çok önemlidir. Orijinal Mısır dilinde” Sopdet” olarak anılan bir Tanrıça’dır. Başında beşli bir yıldızla betimlenir ve genelde Aset-Sopdet yani İsis-Sirius olarak karşımıza çıkar. Çünkü Sirius yıldızı ile İsis arasında güçlü bağlantılar vardır. Yunanlılar bu Tanrıça’ya Sothis ismini vermişlerdir.

Sopdet kelimesinin tam anlamı bilinmemekle birlikte “yetenekli kadın” gibi anlamlara geldiği düşünülmektedir. Ayrıca “keskin olan” ya da “üçgen” gibi de çevrilmektedir. Çünkü hiyeroglif yazımı bir üçgen ve yanında yıldız ile tasvir edilmektedir. Çizimlerde de her daim Sopdet’in kafasının üzerinde bir beş uçlu yıldız vardır. Hiyerofligteki yıldız “d” olarak eklenirken, “Spd” olarak adılandırılan yukarı bakan üçgen ise Antik Mısır hiyerogliflerinde “kesinlik” “çabukluk” en temel anlamda “diken” anlamlarına gelir. Ayrıca “bahşeden” demektir. Bütün bu özellikler Sopdet ile bağdaştırılabilir… Yine de neredeyse her betimlemesinde kafasında sadece yıldız sembolü ile gösterilmesi bunların birincil olmadığını gösterir niteliktedir.

Nil Nehri ve Sopdet

Bu yıldızın Mısırlılar için önemli olmasının büyük bir önemi vardı. Yıldızın helikal yükselişini takip etmek Nil nehrinin hareketini öngörmek demekti. Doğu ufkunda, Güneş doğmadan önce görüldüğü zaman Nil Nehrinin taşmasının başlangıcı olduğunu anladılar Mısırlılar. Neden Nil nehrinin taşması bu kadar önemli? Çünkü Nil Nehri taştığı zaman bereketli bir toprak yığını oluşturup, toprağı besliyordu ve bu da tarım yapabilmek anlamına geliyordu. Haliyle tarım ve nehrin bereket getirmesi demektir. O yüzden mitik altyapı bunun üzerine inşa edilmiştir.

Ayrıca Nil Nehrinin taşması, Osiris’un ölümü ve İsis’in ağıt içinde bir damla gözyaşı damlatmasıyla da alakalıdır. Haliyle İsis ve Sirius Tanrıçaları Nil Nehri üzerinden bağlantılıdır. Nil Nehri taşmazsa Mısır’da kıtlık yaşanırdı… Bu yüzden hem ritüellerde hem büyülerinde çok önemli yere sahipti. Rahiplerin bir diğer önemli görevi gökyüzünü gözlemleyip bu taşmaları tespit etmekti… Sel başladığında “Akhet” adı verilir ve tekrar çekildiğinde ise “Peret” derlerdi. Akhet güneşin doğuşu ve ufuk anlamına gelir. Haziran ile Eylül ayı arasıdır. Peret, ekim-şubat arasıdır ve bu aylarda ekim yapılır çünkü artık “siyah toprak” olmuştur yani “kemet”. Keza Antik Mısırlılar da kendi topraklarına “kemet” yani siyah toprak derlerdi. İşte Nil Nehri ve Sirius bu kadar önemlidir. Mart-Mayıs arasında da Shemu adı verilirdi ve hasat yapılırdı.

Haliyle bu Sirius’un görünümü ve nehrin taşması sebebiyle Mısırlılar için yeni yıldı ve görüldüğü zaman “Sopdet’in Gelişi” festivali olarak kutlanırdı. Çünkü o göksel yolculuğuna devam edecekti.

Eşi Orion yıldızı ile eş tutulan Sah (veya Sahu)’dur. Sopdet, bu sebeple aynı zamanda tarım tanrıçası olarak da Nil’in önde gelen tanrılarından olmuştur. Anne Tanrıça olarak görülmüştür. Firavun öldüğünde Sopdet’in görevi en parlak yıldız olarak ve İsis ile bağlantılı olarak, ölümsüz yıldızlara kaybolmadan gidebilmesidir. O yüzden Sopdet, ölümsüzlüğe açılan kapı ve yol gösteridir. Keza bu yüzden piramitte Sirius yıldızını gözlemleyecek şekilde bir delik açılmıştır. Sopdet’in her yıl yetmiş gün kaybolması sebebiyle de Mumyalama 70 gün sürer. Bu kayboluş ve Nil Nehrinin taşarak yaşam gelmesi, ölüm ve yaşam döngüsündeki ilerleyişi düşündürmüştür bu yüzden ruhların ölüm ve yeniden doğumla ilişikili Tanrıçası olarak görülmüştür. Onun gelişinin yeni döngünün doğumu haliyle yeni yıl sayılmasının bir diğer sebebi de budur.

Firavuna eşlik ettikten sonra da kutsal sularıyla firavunun ruhunu arındıracağına inanılır. O yüzden Nil nehrinden bağımsız olarak da öte alemde anne ve besleyici bir Tanrıça olarak ruhları koruyup kollayandır. Sirius yıldızı Antik Mısır’da bu yüzden tanrıların mekanına bir giriş kapısıdır. Ve o kapıyı açan da Aset-Sopdet’tir…

Peki böylesi tatlı bir Tanrıça’nın niye isminde keskinlik veya diken anlamına gelen bir hiyeroglif var?

Bir Antik Mısır ilahisi bize nedenini anlatabilir;

“Yüce Sopdet, Elephantine Adasının Leydisi

Hızlı Oklarıyla, Yayın Sahibesi

Gazap Dolu Kalbinle ve Savaşçı Gözlerinle

Kardeşinin, Ausar’ın (Osiris) Düşmanları alaşağı edersin..

Gökyüzünün ihtişamı

Güçlü olan…

İki Tanrıça Meret’in Topraklarının Prensesi

Düşmanları ve Set’in yoldaşlarını Yok Eden,

Ey Yüce Sopdet”

Bu şiirde apaçık görüyoruz ki anneliği, yol göstericiliği, besleyiciği yanı sıra savaşçı bir yanı var. Bu şiir aslında Aset-Sopdet yani İsis-Sothis birlikteliği olarak Osiris’i alt eden Çölün ve Kaosun Tanrısı Seth ile olan mücadelesini de anlatıyor. Yani onun yıkım getiren yüzünü de…

Özetle

Sopdet en geniş anlamda ölümsüzlüğün, ölüm-yaşam döngüsünün Tanrıçasıdır. Ruhlara eşlik eden ve insanlığa ölümsüzlüğü, ölümsüz eserleri bahşedendir. Aynı zamanda yaratıcılığın, bereketin, bolluğun ve tarımın tanrıçasıdır. Anne tanrıça olarak sularıyla ruhları arındırandır. Ölümden yaşamı meydana getirir ve suların tanrıçası olarak kurak toprakları bereketlendirir…. Kaybolduğumuz zamanda en parlak yıldız olarak yüreklere yol gösterendir.

Dilerim bu kavuşumda da ilham, yaratıcılık bizimle birlikte olur ve yaşamımız Sopdet’in mavi ışığıyla bereketle kutsanır, yeni döngü güzelliklerle gelir. E arada düşmanlara, arkadan kuyu kazanlara da bir el atarsa seviniriz… :)))

Eğer kaybolduysak bu dönem biraz, dilerim Sopdet’in ışığı bizlere yol gösterir , ruhun ölümsüzlüğünü hatırlatır…

Efe Elmas
Kadim Lisan

Henüz Yorum Yapılmamış

Cevap Yaz

E-Posta adresiniz paylaşılmayacak.