Viking İnançlarında Ölümden Sonra Gidilen Yerler

Tüm kadim halklarda olduğu gibi İskandinavlar için de ölüm yalnızca fiziksel bedenin son bulması değildi. Hatta ölümden sonra gidilen yerler birden fazla olduğu için ölüm ve ölümden sonraki yaşama biraz daha önem verdiklerini söyleyebiliriz. Vikinglerin ölümden sonra ruhun başka bir mekana gittiğine dair inançlarına ilişkin bilgileri tarihsel metinlerden, mitlerden ve arkeolojik kazılardan elde edebiliyoruz. Ölen kişi özellikle hiyerarşide önemli bir yeri varsa veya hayattayken birçok insana yardım edip hayır işleri yaptıysa öte aleme geçişinin daha rahat olması için eşikleri, seyahati ve geçişleri temsil eden hayvanlar (at, karga, kurbağa, horoz) kurban edilip hayvanın çeşitli parçaları (özellikle kafası, kanatları ve bacakları) kişiyle birlikte gömülür veya yakılırdı. Bunun haricinde birçok kadim halkta olduğu gibi Vikingler de ölenlerin yine mezarlarına ya da yakacaklarsa yakılma alanlarına ölen kişinin değerli nesnelerini koyarlardı (völvaların demir asaları, yaşarken icra ettiği mesleğe dair çeşitli aletler, değerli eşyalar, tanrı figürleri gibi). Öldükten sonra başka bir hayata geçmenin yanı sıra kişinin gittiği yerde yaşarkenki uğraşlarını icra edip orada da kendini geliştirmeye devam edeceğine inanılırdı.

Kadim uygarlıkların çoğunun inancında beden çeşitli parçalardan ve katmanlardan oluşur. Vikinglerin inancındaysa benden dört parçadan meydana gelir:

  • Hamr (şekil veya cilt anlamına gelir) - Fiziksel bedendir. İrade ve düşünce yardımıyla manipüle edilebilir. Shapeshifting pratikleri yapanlara hamramr denir. Öldükten sonra yok olur.
  • Hugr (düşünce veya zihin anlamına gelir) - Karakter, kişilik ve ruhtur. Ölüdkten sonra başka alemlere giden ve tekrar enkarne olan budur. Kişiler ve objeler üzerinde hükmü olduğuna inanılır. Aynı zamanda Odin’in kargalarından biri olan Huginn’in isminin etimolojik kökeni de budur.
  • Fylgja - Kişiye hayatı boyunca rehberlik eden hayvan şeklinde görünen rehberdir. Ngual ya da familiar gibidir. Bundan ayrıca başka bir yazıda bahsedeceğim.
  • Hamingja (Şans anlamına gelir) - Yetenekler ve kaderle ilgilidir. Şans kavramı İskandinav toplumlarında bizim algıladığımız şanstan ziyade edinilmiş yetenekler anlamına gelir. Hamingja kişi yaşarken çeşitli pratikler sırasında (rune çalışmaları, kehanet, spa, seidr gibi) bedeni terk edebilir ancak genel inanç nesilden nesile aktarıldığı yönündedir.

Bu yazının asıl konusuna gelecek olursak, Hugr ölümden sonra hangi aleme geçiş yapar? Valhalla, İskandinav mitolojisi denilince akla gelen en popüler cevaptır. Ancak Valhalla ölümden sonra gidilen birkaç alemden yalnızca bir tanesidir. İskandinav mitlerinde ölümden sonra gidilen alemler iki büyük başlık altında sıralanır: Vikinglerin inancında kıyamet gününe denk gelen Ragnarok’tan önce gidilen alemler ve Ragnarok’tan sonra gidilen alemler.

Ragnarok’tan Önce Gidilen Yerler

Helgafjell
Helgafjell, “kutsal dağ” anlamına gelir ve sadece Batı İskandinavya’da küçük bir kabilenin inancında var olduğu için çok fazla bir bilgi yoktur. Burası büyük kabilelerin ve ailelerin öldükten sonra gittiği bir dağdır. Yalnızca yüksek psişik yetenekleri olanların bu dağı görebileceklerine inanılır, aksi halde dağın kutsallığından ötürü gözleri çevirip dağa bakmak bile imkansızdır. Buraya giden ruhlar burada yaşarkenki hayatlarına benzer hayatlar yaşarlar. Sevdikleriyle birliktedirler ve sonsuza kadar mutlu mesut bir şekilde sıcak bir ortamda yaşarlar.

Valhalla - Max Brückner (1896)

Valhalla
Valhalla ismi “öldürülenler” anlamına gelen valr ve salon anlamına gelen höll kelimelerinden meydana gelir. Odin’in yönettiği Aesir tanrılarının diyarı Asgard’da bulunur. Duvarları altınlarla, çatıları altın zırhlarla kaplıdır. Odin, Eddaların Grimnismal bölümünde Valhallayı şu şekilde tanımlar: Valgrind denilen büyük kapılar Valhalla’ya açılır. Valhalla’nın beş yüz kırk kapısı vardır ve sekiz yüz asker bu kapılardan aynı anda çıkabilir. Girişin önünde türünün belirtilmediği Glasir isimli altın bir ağaç bulunur. Eikthyrnir adında bir geyik ve Heiðrún adında bir keçi vardır. Keçi, dünyadaki hiçbir bal likörüyle karşılaştırılamayacak kadar kusursuz bir bal likörü üretir. Geyiğin boynuzlarından da Hvergelmir denilen ve tüm suların kaynağı olan kaynak suyu dolduran sıvılar akar. Ek bir bilgi olarak, geyikler her zaman İskandinav mitolojisinde göksel alemleri ve yağmurun ruhunu simgeler. Yaşam ağacının dallarında da Dünya üzerine düşen yağmurları boynuzlarından üreten geyikler yaşamaktadır.

Valhalla çok görkemli bir alemdir ve Aesir tanrılarının ikamet ettiği yerdedir. Ancak ölen herkes buraya gidemez. Valhalla’nın bazı kriterleri vardır. Savaşta onurlu, erdemli ve iyi bir stratejiyle savaşıp ölenler veya vücudu parçalanmış, iç organları dışarı fırlamış bir şekilde korkunç yaralanmalarla ölenler. Ülkesini, kabilesini iyi yöneten yöneticiler, soylu savaşçılar ve ülkesi ve ailesiyle ilgili değerleri savunurken ölenler de Valhalla’ya kabul edilir. Savaş bittikten sonra Odin Valföðr (ölülerin babası) ismiyle Valkürlerle (Valkyrie - ölüleri seçenler) birlikte savaş alanına gelir, burada gerekli kriterleri sağlayan savaşçıları işaretler ve Valkürler de işaretli savaşçıların ruhlarını toplayıp Valhalla’ya götürürler. Odin tarafından Valhalla’ya ve Freyja tarafından Fólkvangr’a seçilmek çok büyük bir onurdur. Bu yüzden Vikingler hayatları boyunca savaşarak ölmek için dua ederler.

Valhalla’ya yalnızca erkek savaşçılar alınır ve buraya gelen savaşçılara “tek başına savaşanlar” anlamına gelen Einherjar denir. Einherjarlar her gün bal likörleri ve etlerle Odin’le birlikte ziyafet yaparlar. Odin kendi payı olan eti yemek yerine kurtları Geri ve Freki’ye vererek yalnızca şarap içer. Ziyafetten sonra savaş talimi yapıp birbirlerini öldürürler ve ertesi gün Odin hepsini tekrar diriltir. Bu şekilde son büyük savaş olan Ragnarok’a hazırlanırlar. Ragnarok Güneş tanrı Balder’in öldürülmesiyle başlar. Bu yüzden Ragnarok’un isimlerinden biri Valhalla’nın Kederi’dir.

Fólkvangr
Fólkvangr, ordu alanı veya hayaletler alanı anlamına gelmektedir ve tanrıça Freyja’nın hükmünün olduğu öte alemdir. Odin’den daha önceki yazılarımdan ayrıntılı bir şekilde bahsetmiştim ancak Freyja ile ilgili bir giriş yapmamıştım. Freyja İskandinav mitolojisinde aşk, bereket, cinsellik, savaş ve büyü tanrıçasıdır. Arabasını çeken iki kedi vardır ve şekil değiştirmesini sağlayan şahin tüylerinden bir pelerini vardır. Bu sebeple kedi ve şahin kutsal hayvanlarıdır. Kendine ait seidr adında bir büyü sistemi vardır. Rune bilgisini Odin’dan öğrenmek karşılığında Odin’e sedir öğretmiştir. Her iki sistemle çalışan rahipler ve rahibeler Odin ve Freyja’ya birlikte seslenir.

Fólkvangr tıpkı Valhalla gibidir. Tek farkı buraya hem kadın hem de erkek savaşçıların seçilmesi ve yönetiminin Odin değil Freyja’nın olmasıdır. Her ne kadar Valhalla en popüler öte alem olsa da Fólkvangr daha avantajlıdır. Freyja ve Odin savaşta ölen savaşçıların ruhunu paylaşırlar. Yarısı Valhalla’ya yarısı Fólkvangr’a gider. Ancak bunu Freyja belirler ve ilk savaşçıları o seçer.

Hel - Johannes Gehrts (1889)

Hel
Hel, hem İskandinav mitolojisindeki yeraltı tanrıçasının hem de onun ikametgahı olan yeraltının (Helheim) ismidir. Kelime anlamı olarak doğrudan “yeraltı” anlamına gelmektedir. Tanrıça Hel, Loki’nin kızıdır ve kimi zaman yaşlı bir kadın olarak kimi zaman da yüzünün yarısı yaşayan güzel bir kadın şeklinde diğer yarısı ise ölü ve çürümüş bir kadın şeklinde tasvir edilir. Ragnarok’u haber verecek olan üç horozdan biri Hel’in diyarında yaşamaktadır.

Savaşta ölmeyen herkes öldükten sonra Hel’e ya da Rán’a gider. Mekan olarak Hel, yaşam ağacı Yggdrasil’in üç kökünden birinde yer alır. Hel ve yaşayanların dünyası arasında bir nehir vardır ve ölen kişiler bu nehrin üstündeki Gjallarbru adlı köprüden geçerek buraya ulaşır. Hel’in kapılarının önünde bekçilik yapan Garmr aslında devasa bir köpek bulunur. Bu köpeğe bir parça ekmek vermenin köpeği yatıştırdığına inanılır. Bu sebeple insanlar gömülmeden ya da yakılmadan önce ağızlarına bir parça ekmek bırakılır. Hel’e giden yolda söğüt, mürver ve çınar ağaçları olduğuna inanılır. Söğüt ruhlarla ilişkili ağaçlardan biridir ve ruhları çağırmak ve onlara hükmetmek için bazı geleneklerde söğüt dalından yapılan asalar kullanılır. Çınar, gövdesi soluk gri-beyaz renkte olduğu için ve bu haliyle ölü bir bedeni simgelediği için Hel’in kutsal ağaçlarından biridir. Mürver ise ölüm ve doğum döngüsünü, tanrıçanın hem bakire hem de yaşlı bilge veçhelerini temsil ettiği için burada bulunur.

Hristiyanlığın etkisiyle birlikte ve misyonerlik hareketli İskandinav topraklarına ulaştıktan sonra yerel inançları kanon inançlara uydurmaya çalışan misyonerler, Hel’i ceza ve acı dolu bir mekan olarak kendi halkına anlatmıştır. İngilizce’de cehennem anlamına gelen hell kelimesinin kökeni buradan gelmektedir. Ancak kadim inançta burası ceza çekilen veya işkence görülen bir yer değildir. İnsanlar öldükten sonra burada kendilerini geliştirmeye, yaşarken öğrenemedikleri çeşitli çalışma kollarını (demircilik sanatı, bahçıvanlık, dokumacılık, büyü sanatı gibi) burada öğrenirler.

Ran - Johannes Gehrts (1991)

Rán
Rán da tıpkı Hel gibi Midgard’ın altında ancak toprağın değil okyanusun altında yaşayan denizlerin ve okyanusların tanrıçasıdır. İsmi “hırsızlık” anlamına gelmektedir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi tüm denizin ve okyanusun Rán’ın ağlarıyla kaplı olduğu ve bu ağlara yakalanan denizcileri ve onların tüm varlığını alıp kendi ölüler diyarına çektiği inancıdır. Diğer ise Vikingler deniz yoluyla seyahat yapacakları zaman Rán’ı sakinleştirmek için denize altın bırakmalarıdır. Tüm bu altınlarla Rán okyanusların altındaki ikametgahını süsler. Bu inançlardan dolayı Vikingler altına “denizin alevi” derler. Çünkü deniz tanrısı eşi Aegir denizlerin daha sakin yönünü temsil ederken Rán daha sinsi, doyumsuz ve acımasız yönünü temsil eder.

Kimi kaynaklara göre Rán’ın ölüler diyarına yalnızca kendi boğduğu denizciler ve denizde ölen insanların ruhu gider. Kimi kaynaklara göre ise tıpkı Odin ve Freyja’nın Valhalla ve Folkvangr’a götürmek üzere ölü savaşçıları paylaştıkları gibi Hel ve Rán da ölüleri paylaşıp kendi ölüler diyarlarına götürürler. İkinci görüşü savunanlar genelde antropoloji kaynaklarıdır. Yerel İskandinav halkının kahinleri ve cadıları kişi öldükten sonra ruhunu alması için ya Hel’in hizmetkarlarının ya da Aegir ve Rán’ın dalgaların ruhunu temsil eden dokuz kızından birinin geldiğini söylerler.

Ragnarok’tan Sonra Gidilen Yerler

Büyük yokoluş, kıyamet Ragnarok’tan önce ölenler yukarıda sıralanan beş öte alemden birine giderler. Ancak Ragnarok sırasında ölenlerin gittiği beş tane daha alem vardır. Bunlarla ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır.

Gimlé: Ateş sığınağı anlamına gelmektedir ve Ragnarok’ta hayatta kalanların gideceği yerdir. Asgard’ın en güzel yeri olduğuna inanılır. Altın çatıları vardır ve yalnızca Ragnarok’ta erdemle savaşanların gideceği mekandır. Bir dağın tepesinde bulunduğu düşünülür ve ışık elflerin ikamet ettiği yerdir.

Andlang: Ragnarok sırasında ve sonrasında ölenler için bir sığınak görevi görecek olan göksel alemdir. Burada da ışık elflerin var olduğuna inanılır.

Víðbláinn: Andlang ile işlevi aynıdır. Asgard ve Andlang’ın daha üstünde var olduğuna inanılır.

Brimir: Bol bol içki bulunan ve Ragnarok’tan sonra içkiye çok düşkün kişilerin gideceği alemdir.

Sindri: İyi ve erdemli insanların gideceği altın bir alandır.

İskandinav mitolojisinin diğer mitolojilerden farkı tanrıların ölümlü olması ve Güneş tanrı Balder’in ölümüyle başlayan Ragnarok’ta tüm tanrıların ölmesidir. Ragnarok bittikten sonra Hel, kendi diyarına gelen Balder’e büyük bir ziyafet hazırlar. Burada Hel, Balder ve karanlığın ve kışın kör tanrısı Hödr yeni dünyayı nasıl yöneteceklerini kararlaştırır. İlk ölen Güneş tanrı Balder, kıyametten sonra doğacak olan ilk tanrıdır ve Odin yerine geçecek olan Hödr ile yeni dünyayı birlikte yönetirler.

 

Özenç Irmak

Özenç 1996 yılında Erzincan'da doğdu. Liseyi Erzincan Anadolu Lisesi'nde, lisans eğitimini Ege Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümünde tamamladı. Şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünde yüksek lisans yapmaktadır ve tez aşamasındadır. Lise yıllarından itibaren çeşitli metafiziksel konularda araştırmalar ve çalışmalar yapmaktadır. Kadim toplumların geleneksel pratikleri, antropoloji, rüneler, yoga, reiki gibi alanlarda araştırmalarını ve çalışmalarını sürdürmektedir. Efe Elmas'tan Reiki I (2013) ve Reiki II (2017) uyumlamaları almıştır. 2016'da Zeliha Zerrin Albay ile 200 saat Temel Yoga Hocalık Eğitimi programını tamamlamıştır. 2015, 2017 ve 2019 yıllarında Ayşe Nilgün Arıt'ın Maya Şaman Öğretileri eğitimlerine katılarak şamanik pratikleri deneyimlemeye başlamıştır. Efe Elmas ile 7 modül Tanrıça'nın Uyanışı ve yine Efe Elmas ile Mitoloji ve Masalın Sırları eğitimlerini tamamlamıştır. Sıla Topçam ile Masal Kapısı: Masal Anlatıcılık Atölyesine katılmıştır. Tüm bu alanlardaki çalışmalarına ve araştırmalarına devam etmektedir. 2018 yılında İzmir Mavi Yoga'da Rüne Yoga atölyeleri yaparak Rünik Yogayı (Stathagaldr) Türkiye'de ilk defa gerçekleştirmiştir. 2019'dan beri Kadim Lisan'da Rüne Bilgeliği ile ilgili eğitimler yapmaktadır.

Henüz Yorum Yapılmamış

Cevap Yaz

E-Posta adresiniz paylaşılmayacak.