İçinde bulunduğumuz süreçte bir imgeden bahsetmek isterim; neşeyi ve umudu taşıyan Yılbaşı ruhunun arketipinden.
Her sene yeni yıl kötülenirken, hem Dünya’da hem ülkemizde üzücü haberler, saldırılar duyuyoruz. Bir yandan ölümler ve kayıplar, bir yandan doğumlar. Bir yandan hüzün, bir yandan neşe hissediyoruz. Bu içinde bulunduğumuz süreç umudun ateşinin yakmak için çok önemli. Peki ne bu yeni döngü sürecinin ne önemi var? Gerçekten yılbaşının bir ruhu var mı….
Carl Gustav Jung’un en önemli kavramlarından biri kollektif bilinçdışı kavramıdır. Jung, bizlerin, bizlerden daha büyük bir bütünün parçası olduğumuzu fark eder. Ve şunu ortaya artar; insanlık, her kişinin kendi özel bilinçdışından bağımsız olarak, ortak bir bilinçdışına sahiptir. Bu ortak bilinçdışı, tüm insanlığın ortak bilgi, duygu hazinesidir. İnsanlık kadar hatta belki insanlıktan çok daha eskidir. Gelenekler, adetler, bazı inançsal kalıplar, bazı dinsel motifler ve doğaya dair bazı imgeler dahil bir çok şey bu ortak bilinçdışında mevcuttur. Kollektif bilinçdışındaki “imgeler” her insanın ruhunda var olduğundan dolayı karşı konulamazdır. Elbette bastırılabilir lakin bu biraz burukluk yaratacaktır.
Haliyle Yılbaşı ruhu, yeni yıla girerken yaşanan umut, neşe ve güzel dilekler kollektif bilinçdışında var olan reddedilemez arkaik imgelerden biridir.
İster istemez içinde buluveririz kendimizi. Yani imgesel dille söylemek gerekirse, ışıklarla bezeli bir yılbaşı ağacı, herkesin içini istisnasız ısıtır, herkesi etkiler. İster Orta Asya’nın Nardugan’ında ağaç süsleme gelneeği olsun isterse Avrupa’da, ağaca dair olan saygı kültürleri aşar şekilde evrenseldir.
Kış soğuğunda evde yanan bir şömine, soba, mum etkileyici ve iç ısıtıcıdır.
Yılbaşında hediyeleşmek yürek ısıtır, içgüdüsel böyle bir arzu hissederiz. Hediye ile “neşe” vermek ve “neşe” almak isteriz.
Sevdiklerimizle buluşmak isteriz.
Neşelenmek yılbaşının ruhuna aittir. Daha arkaik kökeni olan Yule yazımda keltlerin bu yeni döngünün başlangıcına neşe bayramı dediklerini daha önce kaleme almıştım. Yani eğlenmek isteriz, neşelenmek, dans etmek isteriz, sevdiklerimizle kahkaha atma arzumuz kaçınılmazdır.
Bunun temel nedeni tam kışın ortasında, soğuğun en yoğunluğunda, en karanlık zamanlarda olmamızdır. Bu en karanlık zamanlarda yakılan ateş ile “umudu” yakarız yılbaşı ruhuna izin verirsek. O yüzden umudun zamanıdır. Bir şeyler ters gitmiş olabilir, yılın yorgunluğu üzerimize çökebilir veya bir çok macera atlatmışızdır. Artık bir durma, neşeyi hissetme, ruhumuzu dinlendirme zamanıdır…
İçgüdüsel olarak yeni yıl ile ilgili yeni döngüye girdiğimiz için dileklerde bulunuruz. Tekrar dokunmasını arzularız kaderin. Kültürel olarak farklı adetler yapabiliriz; dua okumak, adak adamak, kapı önünde nar parçalamak, sandalyeden atlamak, kırmızı giyinmek, dilek ritüelleri yapmak ya da sadece yürekten niyet etmek gibi…
Bu süreçte bir içgüdü gibi içine giriverdiğimiz bu arketip, o çoşku ve sevinç sebebiyle bir pazara da dönüşmüştür. Her yerde alışveriş çılgınlığı, yılbaşı süsleriyle bezenmiş dükkanlar, farkında olarak veya olmayarak aslında bu ruhtan beslenmek isteyen bir sistemdir. Bizi cezbedenin dükkanların ışıkları değil, kullandıkları simgeler olduğunu da unutmamak önemli bir farkındalıktır. Haliyle yüksek bir mali külfete girmeden de o ruhu yaşamak mümkündür.
Yılbaşı ruhu ve onun neşesi, kültürlerden bağımsız olarak, ortaktır. Onu hissedebiliriz. Bir mum yakabilir, sakin veya çoşkulu bir şekilde sevdiklerimizle yeni döngüyü karşılayabiliriz. Eğer biraz buruk, azıcık umutsuzsak ve en önemlisi yorgun hissediyorsak tek yapmamız gereken yılbaşı ruhunun bizi ele geçirmesine “izin” vermek olacaktır…
Bu yeni bir döngü.
Eskisinin aynısı değil.
Aynı eylemlere verdiğimiz tepkiler işe yaramadıysa, farklı tepki verebiliriz.
Şans ve umut hep var.
Eski sistem bizi sıktıysa, yenisi için ayağa kalkabiliriz. Değiştirebiliriz!
Farklı bir yöntemi deneyebiliriz.
Hiçbir şey aynı olmayacak, hiçbir şey için geç değildir.
Dünya’yı değiştirmek için, haksızlık için ses çıkarmak için, bir şeyleri güzelleştirmek için fırsatımız var.
Yeni döngü, yeni yıl kutlu olsun, neşe ile kutsansın.
Efe Elmas
Kadim Lisan