Anlatımın Özgünlüğü

Günümüzde masal anlatıcılığı çok çeşitli alanlara yayılmış durumda. Bundan yüz yıl önce köyümüze bir masal anlatıcı gelseydi ondan yeni havadisleri almak, başka diyarlarda neler olmuş öğrenmek için ağzının içine bakardık. Anlatımının güzelliğinin yanı sıra yeni şeyler duymak bizi heyecanlandırırdı. Bunun dışında köyümüzün masal anlatıcısı da bize aşina olduğumuz şeyleri anlatır beraberlik hislerimizi güçlendirirdi.

Peki bugün neden masal dinlemek istiyoruz? Bu kadar kitap, video, film ve anlatıcı varken özellikle sizden neden masal dinlemek isteyelim?

Uzak diyarların bilgisini alabileceğimiz ekranlarımız var, seriler halinde çıkan masal kitaplarımız var, neyi merak edeceğiz, neyden hoşlanacağız?

Masal anlatmak ve masal dinlemek birbirinden ayrılamaz. Dinleyen birilerinin olmaması masalın olmaması anlamına gelir ayrıca her dinleyene göre de masalın duygusu ve yoğunluğu değişir. Her masal anlatımı birbirinden farklı, özgün bir kimliğe bürünür.

Anlatıcı dendiğinde herkesin gözünde canlanan imge, yaşlı bir dede ya da ninedir. Şimdiki anlatıcılara baktığımızda pek çoğunun genç olduğunu görürüz. Çoğunluğu da kadındır bu anlatıcıların. Peki masal anlatmak bize hep bilgi ve bilgeliğin aktarılması olarak geldiyse şimdiki anlatıcılarda uzun bir hayat deneyimi de yoksa ve bu masallar da kitaplardan öğrenildiyse bizim ilgimizi çeken nedir?

Bu soruyu kendime 3 yıl önce Mardin Masalcılar Buluşmasında sormuştum. Anlatmak için gittiğim yerde çevremde yaşlı kadınlar ve erkekler vardı ve burada yaşayan kişilerin hayatından masallar eksik olmamıştı. Hepsi de pek çok masal biliyordu ve şimdi ben bu halimde İzmir’den gelen biri olarak onlara anlatacağım şey neden onların ilgisini çeksin diye düşündüm. Neden benden masal dinlemek istesinler ki? Ya da ben onlara ne anlatabilirim.

Düşündükçe de ne yaptığımı buldum. Ben Sıla olarak, masalları kendi hayat deneyimlerimin süzgecinden geçiriyorum, anlattığım her şeyi söylediğim her kelimeyi bir duygu ile beziyorum. Masal anonim, herkesin ortak duygularını yansıtıyor ancak ben onu kendi duygularımla yoğuruyorum. Belki 70 yıllık bir ömrüm olmadı ama anlattığım bir masal bir yaşam deneyimi ile yoğruldu. Ben Sıla olarak hayattan öğrendiğim bir deneyimi paylaşıyorum, bir şey öğretmiyorum bir şey öğütlemiyorum, sadece paylaşıyorum ve bunu da en içten duygularımla yapmaya çalışıyorum. Bunu fark ettiğimde kendimi çok rahatlamış hissettim, aslında böylesine yalın ve bir o kadar da zor.

Masal anlatmaya yeni başlayanlar için bir tavsiye olarak yazdım aslında bu yazıyı, bir masalcının elli tonu gibi değil de kendi sesimizi bulabilmek, kendi otantik kimliğimize ulaşabilmek çalışmayı ve samimiyeti gerektiriyor. Hepimizin kitaplara erişim kolaylığı var artık, o kitaplarda edindiğimiz bilgileri deneyimlerimizle harmanlamadan yalnızca ezberleyerek dinleyiciye aktarmak belki başlangıçta işleri kolaylaştırabilir ancak sonrasında sadece taklidin taklidi olmak gibi üzücü bir duruma yol açar.

Bir anlatıcı için özgün sesini bulmak önemlidir bu yüzden kendime şu soruyu her daim sorarım, insanlar neden benden masal dinlemek istesinler? Sadece kendi mutluluğumuz için sahneye çıkamayız, bizi dinleyen kişilere olan saygımız bizi özgün ve yaratıcı olmaya yönlendirmeli. İşte o zaman hem sanatımızda gelişir hem de masal dinlemeyi herkes için güzel bir deneyim haline getirebiliriz.

Henüz Yorum Yapılmamış

Cevap Yaz

E-Posta adresiniz paylaşılmayacak.