Çocuk Arketipi ve Sembolizmi
“Adamcağız kollarını açtı, beni göğsünde sevgiyle sıktı. ‘Ağlama yavrum!’ dedi. ‘Hep böyle duygulu bir çocuk olarak kalacaksın, pek çok ağlama fırsatı bulacaksın hayatta.’ ” – Şeker Portakalı
“Çocuk sevgisi insan sevgisi için bir ihtiyaçtır.” der Mustafa Kemal Atatürk. Çocukları sevmek, onlara doğru rehberlik etmek ve onların yoluna ışık olmak her yetişkinin temel görevidir ve her yetişkin kendi ruhunda bu arzuyu duyar.
Lakin bir çocuğa doğru rehberlik etmek için önce “çocuk olmanın” ne demek olduğunu anlamalı ve içimizdeki çocuk ile barışık olmalıyız. İçindeki çocuksu taraf ile barışık olmayan bir yetişkin bir çocuğu anlamakta zorlanacaktır ve onun dilinden konuşamayacaktır.
O yüzden çocuklardan “iyi gelecek yaratmalarını” beklemeden önce kendi ruhumuza bakmalı ve yüreğimizdeki çocuğa nasıl davrandığımıza fark etmemiz gerekir. Onu görürsek tüm çocukları “görmeye” başlarız.
Peki nedir Çocuk Arketipi?
Carl Gustav Jung “Çocuk potansiyel gelecektir.” Der. Çocuk neşesiyle, sadeliğiyle gelecek umutlarını, gelecek hayallerini sembolize eder. Çünkü o oyuncudur, önünde bir gelecek vardır ve nasıl bir yol çizeceği, yetişkin olduğunda hangi mesleği seçeceği, nasıl bir karakteri, hayata dair nasıl bir bakış açısı olacağı belirsizdir. Ergenliğe kadar anne ve babaya bağımlıdır ve gözlem halindedir. Büyük bir gizemdir bir çocuğun nasıl bir yetişkin olacağı her ne kadar ipucular var olsa da. Haliyle Jung’a gore gelişen kişiliğin sembolüdür.
O yüzden çocuk geleceğe dair potansiyelleri temsil eder. Hayatınıza çocuk imgesi giriyorsa bu gelecek hayallerini, umutlarını temsil eder, çocuğun nasıl olduğuna bağlı olarak geleceğe nasıl baktığınızı simgeler.
Atatürk’ün de hep dediği gibi “Çocuklar bu ülkenin geleceğidir.” Nasıl yetişecekleri ülkenin kaderini belirleyecektir. Aynı şekilde içimizdeki çocuk da bizim geleceğimizi belirleyen imgedir.
Çocuk aynı zamanda çok hayalci, neşe dolu ve oyuncudur. Hayalleriyle iki alem arasında var olur. Bu açıdan hayalleri ve ciddiyete karşı neşeyi temsil eder. Çocuk imgesi yoğun oldugunda varoluşa dair neşe ve bolca hayaller hayatımıza girecektir. Bu hayaller, yürekteki neşe bizi özümüzde tutacaktır.
Koşulsuz Sevgi
Hepsinden öte çocuk koşulsuz sevginin en önemli simgesidir. Yargılamaksızın sever. Hayatı, ebeveynlerini çünkü doğasıyla ve tüm doğayla uyumludur. Düşer, canı yanar hatta bazen ağlar ama yine de yeniden kalkıp oynamaya ve gülmeye devam ederler. Size kızarlar, kırılırlar ama en küçük attığınız adımda hemen barışır ve “yeniden kırılmaktan korkmadan” severler. Onlar biz yetişkinlere göre yaşamaya dair daha büyük cesarete sahiptirler; duygular ve sevgiye dair korkusuzdurlar.
İçindeki çocuğu unutmuş kişi gereksiz bir ciddiyetin içinde hayatı yaşayamadan, sürüklenen kişidir. O çocuğu unutmuş kişi yaşamaya ve sevmeye dair cesaretini kaybetmiş, acıdan korkan kişidir.
Eğer hayat artık sıkıcı geliyorsa, en önemlişi neşeyi unuttuysak, hayal etmeyi bıraktıysak, sevmekten ve aşktan korkuyarsak içimizdeki çocukla bağımız zayıflamış olabilir.
Neşeden, yaşamaktan, gülmekten ve hayal etmekten daha önemli ne olabilir ki hayatta. Dolu dolu yaşamak bir sanatsa eğer bunun üstadı çocuklardır ve onlar hayatı anlamak konusunda bize rehberdirler.
Peki nasıl o bağı kuracağız yeniden?
İçimdeki çocukla bağımın zayıfladığı, içimden şarkı söylemeyi unuttuğum bir dönem şu satırları hatırlatmıştı “Şeker Portakalı”‘ndan sevgili Ayşe Nilgün Arıt hocam;
” +Nen var Zeze?
– Hiç. Şarkı söylüyordum.
+ Şarkı mı söylüyordun?
– Evet.
+ Öyleyse ben sağır olmalıyım.
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.”
Şeker Portakalı’nı yeniden okuduğumda o çocukla yeniden bağ kurduğumu hissettim gözyaşlarıyla.
Bu gün içindeki çocukla yeniden bağ kurmasını diliyorum herkesin. Bu bağı kurmak için hayal etmeyi, içimizden şarkı söylemeyi, hayatı bir oyun gibi yaşamayı, neşeyle dolup taşmayı hatırlamamızı diliyorum.
Bugünü farklı kutlayalım; oyun oynayarak, hayal ederek, neşelenerek, çocuk olarak ve içimizdeki çocukla barışarak kutlayalım. Onunla zaman geçirelim. İnanıyorum ki çocuklara sevgi dolu bir gelecek ancak böyle, onları anlayarak bırakılabilir….
Harika! İyi geldi. ❤