Diş Sembolü ve Dişlerin Dökülmesi İmgesi

Dişleri kaybetmeye dair rüyalar ve imgeler, yaşadığım en korkutucu rüya imgelerinden bir tanesidir. Hiçbirimiz böyle bir imgeyle karşılaşmak, böyle bir rüya görmek veya gerçek hayatta böylesi bir durumla karşılaşmak istemeyiz… Bu ürkütücü, korkutucu ve “kontrol edemeyeceğimiz” bir süreci temsil eder.

Diş Sembolü

Kadim geleneklerde dişler doğrudan bir besini tüketmek, çiğnemek ve parçalamak için kullanılmasından dolayı bedenin en önemli parçalarından biri olarak kabul edilmektedir. Ölümden sonra dahi kafatasının bir parçası olarak insanı hayrete düşürür.

Carl Gustav Jung, ilkel koşullarda ve hayvan krallığında dişlerin ve ağızın kavram ve tutma organı olarak yer aldığına değinir. Tüm hayvanlar yavrularından, besinlere veya herhangi bir nesneye kadar her şeyi ağızlarıyla tutarlar. Bu bizim için de farklı değildir, arkaik ilkel içgüdümüz ağız ve dişin besinleri kavramak için hayati öneminin farkındadır. Haliyle Jung, dişleri kaybetme sembolizmini, kişinin tuttuğu bir şeyi kaybetmesi manasında primordial bir simge olarak kabul eder.

Bir kişinin dişini kaybetmesi, tutunduğu bir şeyi kaybetmesi ise, bu ne olabilir?

Bu kaybolmakta olan bir gerçeklik, bir ilişki veya oto kontrolün kaygı gibi anlamlara gelebileceği gibi, aynı zamanda şimdiye kadar sizin için geçerli olmuş bir görüşünüzün veya tutumunuzun değerinin (ya da kavramının) kesin kaybı anlamına da gelebilir.
Belki inancınızı kaybediyorsunuzdur, belki bir davranışınızı, belki bir dostunuza veya sevgilinize dair bir sevgiyi ya da güveni ya da tam tersi güvensizliği…

Oto kontrolün kaybı ve özelliklerin dişlerin dökülmesinin kontrol edilememesi de önemli bir simgeselliktir. Jung bunun için hamile olan bir kadının ruh durumunu örnek verir. Gebelikte, fizyolojik durumlar, zihinsel sürecin önüne geçtiği ve hormonsal denge zihni yönlendirdği için, gebe olan kişi ruhsal sürekliliğine dair tutunuşunu kaybetmektedir. Bu ruhsal veya zihinsel kontrolün kaybı kendini dişlerin dökülmesi şeklinde kendini gösterebilir.
Ağızdan bir kemik olarak, bu eski bir düşünce kalıbının kaybolduğunu veya kaybolmakta olduğunu hissettirir. Jung, ayrıca özellikle çocuklu kadınlar için yaşlanmaya dair bir sembolizm olabileceğine de değinir diş dökülmesi imgesinin. Çünkü söylenenlere göre her doğan çocuk, kadının bir dişini kaybetmesine neden olmaktadır. Çocukların doğması ve büyümesi ise yaşlanma ile alakalıdır.

Hayatın İki Dönemi

Kaldı ki hayatımızın iki döneminde dişlerimizi kaybederiz. Biri büyüme çağında süt dişlerinin dökülmesidir ki bu da daha güçlü ve daha sağlıklı dişlere sahip olmak demektir. Diğeri ise yaşlılık çağındadır ki bu da güçsüzleşmek ve güzelliğin kaybı dönemidir. Haliyle bu dökülme içgüdüsel olarak yaşlanmaya (ve dolayısıyla güçten düşmeye) dair olan korku veya büyümek ve daha güçlenmek için köklü bir içsel değişimin habercisi olabilir.

Carl Jung, dişlerin kaybının bizler için endişe verici yönüne eski inançlara değinerek örneklendirir. Kafatasında var olan bir kemik olarak dişler döküldüğünde, kafatasında açılmış bir delik olarak görülür eski inançlarda. Bu da o delikten ruhun oradan kaçabilmesi anlamına gelir. Haliyle Jung’a göre bunun anlamı, bilinçdışı ile bir şekilde tehlikeli bir iletişimde olma veya ölüme karşı korkuyu temsil edebilmektedir. Zaten Anadolu geleneğinde de rüyada dişlerin dökülmesinin görülmesi, bir yakının öleceği olarak yorumlanır. Anadolu rüya sembolizmindeki bu yorum işte bu ilkel korku ve dürtüden gelmektedir.

Atalar ve Köklerin Simgesi olarak Kemik ve Diş

Kadim gelenekte dişlerin bir diğer önemi ise kemiklerle benzer sembolizme sahip olarak ataları ve kökleri temsil etmesidir. Şamanik gelenekte, kafatası ve kemikler, atalardan aktarılan gücü temsil eder, kafatasına derin köklerle sağlam şekilde bağlanan dişler de bu kökleri temsil eder. Haliyle bazı geleneklerde insan dişleri ataların gücünü taşımak için üstte taşınır.

Altta göreceğiniz kemer ise bir ata kemeri. Southampton Adasında bulunan kemer İnuit halklarına (bizim bildiğimiz şekilde Eskimo halklarına) ait bir kemerdir. Kemerin muhtemel önemli fonksiyonu ataların güçlerini toplamak ve çağırmak ve bu sayede şaman’ın tehlikelerden haberdar olmasıdır. Ataların güçlerini toplayan Şaman, ataları tarafından tehlike anında uyarılır. Ayrıca bir kişinin avcılık yeteneklerini ve cesaretini arttırmak için kullanıldığı da bilinmektedir. Muhtemel olarak, ava çıkan bir gence ruhsal korunma sağlansın diye takıldığı düşünülmektedir.

Haliyle dişlerin dökülmesi (İster genetik olarak miras kalınmış diş dökülmesi hastalığı isterse sık sık görülen rüya veya imge), köklerle, atalarla bağın zayıflanması, köken topraklara sırt dönmeyi de temsil edebilmektedir bu kadim geleneklere göre. Diş dökülmesi sembolizmi olarak kişinin burada tuttuğu ve kaybettiği şey, atalarla olan bağı, toprakları veya arkaik geçmişidir…

Köklü Değişim - Atalarla olan Bağ

Özetle dişlerin dökülmesi kesin bir şekilte tuttuğumuz veya tutunduğumuz bir şeyin kaybı, köklü bir değişimi ve bir şeyleri bırakmak zorunda kalışımızı anlatır. Bir dişin sallanması bırakmak üzere olduğumuz bir şeyin sallanmasını, çürümesi ise artık tutunduğumuz bir davranışın, tutumun veya olayın çürümeye başladığı ve işe yaramadığının bilinçdışından yansıyan vurumudur.

Diş ve dökülmesi imgesi üzerinden kendi hayatınıza bir bakış açabilirsiniz. Bütün bu incemeler sonucunda kendi diş dökülme rüyalarımlarımı hatırladığımda, hiç yakın bir akrabam ölmedi. Lakin rüyalarla paralel o dönemleri incelediğimde çok defa köklü bir değişimi, bir inancı, bir düşünce kalıbını veya kendime dair aslında beni anlatmayan bir fikrin kökten değiştiği dönemlere geldiğini fark ettim. Özellikle kontrolüm dahilinde olmayan dönemler olması sebebiyle, dişlerimin dökülmesini kontrol etmemenin verdiği rahatsızlığı idrak ettim. Böylesi zamanlarda tutmayı bırakmak ve yeni dişlerin çıkmasına izin vermek çok rahatlatıcı olmaktadır.

Henüz Yorum Yapılmamış

Cevap Yaz

E-Posta adresiniz paylaşılmayacak.